-->

23 Eylül 2014 Salı

Kolay Olduğunu Kim Söylüyor ki ...



Size işin zor kısımlarını anlatan oldu mu? Bana uykusuzluk dışında olmadı ...

Bebek kısmının, her ay ve her yaş derdi farklı farklı. Bir gün çok severek yediğini diğer gün yemek bile istemiyor. Bir gün oynadığı oyuncağı  diğer gün eline bile almak istemiyor, fakat sen o oyuncağı sakla, 1 hafta sonra çıkar ortaya bak ondan güzeli, değerlisi var mı? 

Ben tam zamanlı ev dışında çalışan, evladı uyumadan, onunla zaman geçirmek için evine gelen, aynı zamanda da bir çok şeyi planlayan, kimi zaman gelecek için endişe duyan bir yandan da tüm bunların yersiz olduğunu düşünen bir anneyim. 

Bu yazı kesinlikle çalışan annelerin işi, çalışmayanlara göre daha zordur tarzından bir yazı değil. Daha önce bu konu hakkında düşüncelerimi yazmıştım. Buradan okuyabilirsiniz. 

Yorulmuyor musun diye soruyorlar bazen. Hem de nasıl, deli gibi yoruluyorum diyorum.  Genel görüşlere baktığınızda ben bir "Super Mom" değilim, fakat kendi doğrularım ile buna çok yaklaştığımı biliyorum. 

Bir kere uyumuyorsun ama bunun için şikayet bile etmiyorsun, ne tuhaf değil mi? 

Günde 9-10 saat ev dışında çalışıyor, ama o geçen zamanda enerji depoluyorum diyorsun.

Yetmiyor o enerjiyi  hafta içi her gün saat 19:00 - 22:00 arasında onun için harcıyorsun, hemde hiç durmadan. 

Eve geldiğin andan itibaren, ortalık dağınıkmış, üstün kirlenmiş hiç umurunda olmuyor ve biliyorsun ki iş yaparak zaman harcamak onunla olacağın zamandan çalıyor. işte bu yüzden varsın dökülsün,  olsun dağılsın diyorsun. 

Onunla geçireceğin  zamandan çalmamak için gecenin bir yarısı ertesi günün yemeğini yaparak, zaten azıcık olan uykundan çalmayı tercih ediyorsun. 

Yemek yapmanın yanında, çamaşır & ütü ikilisini ve ev temizliği konusundan bahsetmek bile istemem, fakat bir şekilde 24 saatlik iş planına bunları da sıkıştırıyorsun.

Onun için yaptığın hiçbir şeyden gram şikayet etmiyor, kızıp yarıda bırakmıyor, çekip gitmiyorsun. 

Daha önce yapmadığın kadar yediğin yemekten, içtiğin suya kadar dikkat ediyorsun. 

Haftalık menü yapıyor, ardından da menuye uymak için yok alışveriş listesi, yok yemeğe yetişeyim beraber yemek yiyelim derken, koşturup duruyorsun. 

Her  hafta Cuma günü,o hafta bir doğumgünü gibi önceden planlı aktiviteniz yok ise, nerede çocuklu arkadaşın var, nerede etkinlik var kovalayıp duruyorsun. 

Güneş azıcık yüzünü göstersin, İstanbul'un neresinde hangi park var keşfetmek için yola çıkıyorsun. Belki onun için farklı yer olması pek farketmiyor ama olsun, değişiklik iyidir diyor onca yolu gidiyorsun. 

Hava soğuk olsa da farketmez bize, sıkı sıkı giyinir gene çıkarız, ıslanırız, koşarız,  ellerin donar ama olsun  o puseti itmeye devam ederiz, çocuğum temiz hava alsın deriz. 

Tüm bunlar yetmez anneye, paylaşmak ister. Hamilelik döneminde okuduğu, tecrübelerini paylaştığı anneler gibi yazmak ve yeni anne olacaklara yol göstermek, deneyimlerini paylaşmak ister. Çünkü içi içine sığmaz, anne olduktan sonra daha farklı görür etrafını.... 

Evet hiç kolay değil, ama içinde öyle bir aşk var ki umurunda değil, zorluğu, yorgunluğu. İşte bu yüzden,  herkesin "Aşkın" bu halini yaşamasını istersin... 














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder